Bir işle meşgulken yeterince odaklanabilmek için:


– İçimizden gelen başka bir şey yapma isteğine dur diyebilmek,

– Aklımızdan geçen başka düşüncelere engel olabilmek,

– Çevreden gelen ses, ışık, hareket gibi diğer uyarıcıları fark etmemek ya da daha az hissetmek gerekmektedir.


Bu işlevleri başarabilmemizi sağlayan sistem, “fren” sistemimizdir. Dikkat eksikliği sorunu olmayan kişilerde, bu iki sistem eşzamanlı olarak sağlıklı bir şekilde çalışır ve kişi, o sırada içinden gelen başka bir şey yapma isteğine “dur” diyerek, çevredeki ses gibi uyarıcılardan rahatsız olmadan, asıl yapması gereken işe yeterince dikkatini verebilir.


Yakın zamana kadar, dikkat eksikliği olan kişilerde her iki sistemin de çalışmadığı düşünülüyordu. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu durumunda, “odaklanma” sisteminin büyük ölçüde sağlam olduğunu, ancak yeterince çalışmayan sistemin “fren” sistemi olduğunu ortaya koymuştur.


Fren sistemi çalışmazsa, odaklanabilmek için yukarıda tanımlanan 3 temel işlevle başa çıkmak mümkün olmaz. Bir işle meşgulken:


– Başka bir şey yapma isteğine dur demek mümkün olmaz,

– Akıldan geçen başka düşüncelere engel olunamaz,

– Çevreden gelen ses, ışık, hareket gibi diğer uyarıcılara dikkat kolayca dağılır, tüm uyarıcılar eşit düzeyde algılanır.


Bu üç temel işlevi başaramamak, dikkat eksikliği olan kişilerin yaşadığı üç temel dikkat sorununa neden olur:


1. İlgisini çekmeyen şeylere yeterince odaklanamamak.

2. Bir işle meşgulken aklından geçen başka düşüncelere engel olamamak.

3. Çevreden gelen uyarılarla dikkatinin çok çabuk dağılması ve aynı anda pek çok şeye birden odaklanma yeteneğine sahip olmak.

1. İlgisini çekmeyen şeylere yeterince odaklanamamak: Bu durumu açıklamak için öncelikle ilgisini çeken şeyleri yaparken nasıl olduğumuzu düşünelim. Sevdiğimiz bir işle meşgulken, sadece o işi sürdürmek isteriz, o sırada içimizden başka bir şey yapma isteği gelmez. Buna karşılık, sıkıcı gelen bir işle meşgulken hemen bırakmak, başka bir şey yapmak isteriz. Ancak fren sistemi iyi çalışıyorsa, kendimizi durdurup, o işi bitirmeden başka bir işe geçmemeyi başarabiliriz. Dikkat sorunu olan, yani fren sistemi çalışmayan kişiler ise sıkıcı gelen bir işle meşgulken içlerinden gelen başka bir şey yapma isteğine engel olamazlar ve uğraştıkları işi bırakıp kolayca başka bir işe geçerler.


Bu tam tersi durumda, yani ilgilerini fazlaca çeken bir şeyle meşgulken DEHB olan bireyler dikkatlerini oldukça uzun süre devam ettirebilirler. Çünkü odaklanma sistemleri zaten iyi çalışıyordur, o sırada başka bir şey yapma isteği duymadıkları için fren sistemi çalışmıyor olması sorun yaratmaz. Bu da dışarıdan bakıldığında, “istediği şeyi uzun süre yapabiliyor, dikkat sorunu olamaz” şeklinde yorumlara neden olur.


2. Bir işle meşgulken aklından geçen başka düşüncelere engel olamamak: Dikkat eksikliği olan kişilerde dikkat sadece dışarıdan gelen uyarıcılarla dağılmaz, kişinin kendi düşünceleri, çağrışımları da odaklanmayı zorlaştırır. Çok sakin, sessiz bir ortamda bile bu kişiler, kendi zihinden geçen düşünceler nedeniyle odaklanmakta zorlanırlar.


3. Çevreden gelen uyarılarla dikkatinin çok çabuk dağılması ve aynı anda pek çok şeye birden odaklanma yeteneğine sahip olmak: Dikkat sorunu olan bir kişi için çevredeki tüm uyarıcılar, en az uğraştığı uyarıcı kadar belirgin biçimde hissedilir, fark edilir. Bahçede oyun oynayan çocukların sesi, yanındaki arkadaşların fısıltıları, hatta sınıftaki bir cihazın çalışma sesi bile dikkat dağınıklığı olan bir öğrencinin dersi dinlemesini zorlaştırır. Bu durumu “parazitli, cızırtılı bir kanaldan haber dinlemeye” benzetebiliriz. Bu koşullar altında bir şey öğrenmeye çalışmak veya sınavda bildiklerini hatırlamaya çalışmak bu çocuklar için çok zordur. Aynı miktardaki işi tamamlayabilmek için, sınıftaki diğer öğrencilerden çok daha fazla çaba gösterir, daha erken yorulur ve yine de daha fazla hata yaparlar.

Arayınız...
Verified by ExactMetrics